“Teknede kediyle seyahat” hakkında bilinmesi gerekenler

Eşi ve kedisi ile beraber tekneyle dünyayı gezen  Ayben Kalaycıoğlu’na  teknede kediyle seyahat etmek hakkında bilinmesi gerekenler sorduk.

MarinaKedisi: Kedileri de deniz tutuyor mu?

Ayben Kalaycıoğlu: Sanırım denizde yaşamayan tüm canlıları deniz tutuyor, Nino da koca okyanusu geçti hiç kusmadı ama geçen hafta kısa bir dalgalı parkurda kustu ilk kez.

MarinaKedisi : Kedi ile seyahat ederken, kediler için bürokrasi var mı? Farklı limanlarda farklı evraklar gerekiyor mu?

Ayben Kalaycıoğlu: Yurt dışına çıkmadan 6 ay önce boynuna bir çip taktırdık ve kuduz aşısının tam olduğunun belgesini aldık, ama Nino’yu vardığımız hiçbir limanda deklare etmedik. Zaten Kolombiya hariç hiçbir yerde tekneyi aramadılar. Kolombiya’da da Nino’yu giysi dolabına koymuştum, seve seve uyudu orada☺️. Aslında deklare etsek de evrakları tam olduğundan sorun çıkmayacak ama nolur nolmaz diye etmedik. Bir tek Avustralya Kıtası’nda ve Malta’da aşıları tam da olsa karantinaya alıyorlarmış, hemde iki ay. Biz de oralara gitmemeyi tercih ediyoruz.

MarinaKedisi: Nino hiç denize düşme tehlikesi yaşadı mı?

Ayben Kalaycıoğlu: Tam 3 kez düştü, ilkinde Seferihisar da marinadaydık, havuzlukta oturuyorduk. Nino koşarak marinanın pantonundan tekneye atladı. Sırılsıklamdı, bir an yağmur mu yağıyor ki diye düşündük. Hatta eşim onu banyoya sokup tatlı suyla yıkarken (çünkü yalanıp aşırı miktarda tuz yutacak ve dehidrate olacak) ben de Nino’nun pantonda bıraktığı ıslaklığı takip ettim ve gördüm  ki, denizde sonlanıyor. Pantonun o kısmından denize sarkan bir halat vardı, o günden sonra biz de teknenin arkasında düşerse tırmanabilsin diye bir halat sallandırdık. Üç yıldır o halat orada durur. Diğer maceramız da Gökova’da oldu. Gün doğarken kalkmış fotoğraf çekmek için tekneden dışarı doğru sarkmıştım, bu arada tekne alargadaydı ve Nino da meğerse gün doğumunu bimininin üstünden seyrediyormuş. Ben bimininin altından dışarı sarkınca haylazlık etmek isteyip bana pati atmaya çalıştı ve cuuuup denize düştü, ben de pijamalarımla ve 5 numara miyop gözlüğüm gözümde atladım peşinden. Gözlük gidince bir şey de göremiyorum ama bağırıyorum “Nino düştü” diye. Eşim de gürültüye uyanıp geldi. Ben dalıp dalıp Nino’yu ararken, “Ati gel gel, Nino geldi.” İnanamadım, teknenin etrafında yüzüp halatla tutunup çıkmış kızım😁

O günden sonra da bimininin üstündeyken düşerse  tutunabilsin diye kenarlara küçük ipler bağladık ama Nino protein kedisi, akıllı,  bir yaptığı hatayı tekrarlamaz zaten. 

MarinaKedisi: Seyahatlerinizde kedisi ya da köpeği olanlarla sık sık karşılaştınız mı?

Ayben Kalaycıoğlu: Avrupalıların hemen hemen yarısının köpeği var ama bir kaç kediyle de karşılaştık. Belki kedileri görmek daha zor olduğundan öyle sanıyorum. Çünkü köpekler bir şekilde karaya çıkıyor tuvalet için bile olsa. Nino’nun karaya çıkması ancak marinadaysak tasmayla oluyor çünkü tasma kullanmamızı gerektirecek tecrübeler yaşadık.

Bir gün Seferihisar’da Teos Marina’da Nino her zamanki rutininden farklı bir şekilde eve (tekneye) gelmedi. Akşam oldu hala yok! Ara ara yok…El ayak çekilince, pantonlarda belki sesini duyarız diye adını seslenip ararken ben derinden “mauuuw” sesi duydum. Sesi duyduğum teknenin kaportası camından bir baktım Nino orada bize sesleniyor, açık manika gibi küçücük bir heçten içeri girmiş ve çıkamamış. Teknede kimse yaşamıyor. Bir halat sarkıttık, ona tutundu ve biz çekip çıkardık. Bu Nino’yu marinada kaybettiğimiz ilk tecrübe.

Bu arada boynundaki tasmasında bizim iletişim bilgilerimiz yazıyor ama kediler köpekler gibi gitmezler ki insanlara!

Bir sonraki yıl, Kıbrıs’ta Karpaz Marina’da kaldık. Orada da istediği gibi girip çıkıyordu tekneye hatta her gelişi bize hediyeli, bazen yengeç, bazen kuş hatta bazen fındık faresi… Fareler genelde canlı. Fareler  tekne içinde çok tehlikeli çünkü  kabloları kemirir. Biz de Nino içeri girmek istediğinde gece ışıkla ağzına bakıyorduk fare getirdi mi diye… Canlı getirmesinin sebebi de bize fare yakalamayı öğretmek. Dişi kedi olduğu için bize öğretmeye çalışıyor çocukcağız 😁.

Yalnız kuş popülasyonu için bir kedinin bile ne demek olduğunu Karpaz’da anladık. Maalesef bol bol kuş avlıyorlar, hatta Nino alarga da bile avlayabiliyor. Neyse Karpaz Marina’da da özgür takıldı sonra Alanya Marina’da da tekne çekekteyken, hiç unutmam 19 Mayıstı, çünkü havai fişek atılıyordu, Nino gündüz dışarı çıkıp dönmüştü tekrar çıkmak istedi, ben de saçma bir içgüdüyle “yok artık daha da çıkma” diye heçleri kapattım. Ama bi baktık wc heçi açık kalmış, Nino da çıkmış. Tam 48 saat yoktu. Her yere fotolarını asıp kayıp ilanı yapıştırdık. Tam ümidi kesmişiz eşimle, gece bir şeyler içiyoruz, hatta ağlayıp “bu sefer gitti valla” diyoruz ki, Nino uzaktan göründü. Turuncu turuncu hızlı adımlarla yürüyor, gözler çizgi filmlerde ki gibi kocaman.Ben görünce hemen atladım tekneden, ona doğru koşacağım. Eşim “koşma korkmuş, kaçmasın” dedi. Durdum öylece. Yanımdan geçti ne bana ne babasına baktı gitti kakasını yaptı ve 10 saat kesintisiz uyudu. Muhtemelen havai fişeklerden korktuğu için kaçtı. Oldum olası, havai fişekleri sevmem zaten kuşlar  için de kötü.

O son oldu karar verdik daha da tasmasız çıkarmadık. Zaten çekek yerleri tehlikeli de zehirli boya elyaf vb şeylere maruz kalıyor sonra yalanıp onları  yutuyor. Hem de başkasının teknesine girse ve teknedekiler yola çıksa bir daha bulamayacağız. Zannettiğim kadarda zor olmadı tasma.  Marinadayken  Nino özellikle sabaha doğru çıkmak istiyor, kedigiller gece aktif olduğu için. Sabaha karşı 4 ~5 gibi beni uyandırıyor, tasmasını takınca çocuk gibi seviniyor. Çıkıp bazen 2 saat bazen 15 dk kalıyoruz.Tasmayla kedi dolaştırmak da çok tuhaf bir duygu. Çünkü saçma bir yerde (gizli olduğunu düşündüğü, mesela bir çiftin arkası) saatlerce durabiliyoruz.

Marinakedisi: Kediyle seyahat etmenin en güzel yanı?

Ayben Kalaycıoğlu: Kediyle seyahat etmenin en güzel yanı bir kediyle beraber yaşamanın en güzel yanı neyse o. Evin,  ( ev diyorum çünkü bizim evimiz tekne)  tüm aurasını değiştiriyor. Dakikalarca beraber oturup dışarıyı seyrediyoruz, teknede başaltı kalbinden başlayıp havuzluğa, oradan güverteye koşarak oyun oynuyoruz, oyun ben Ninoyu yakalayabilirsem onu başaltı kabinin heçinden yatağa atmamla  sonlanıyor. Yakalayamazsam bimini üstünde yine ben kazandım gururuyla bir oturuşu var ki!

MarinaKedisi: Nino ile seyahatten unutamadığınız kareler?

Okyanus geçerken yunus sürülerinin oyunlarını gördüğünde havuzluktaki masanın üstünden onları izlemesi çok keyifliydi. Bir de üç haftanın sonunda daha kara görünmeden karanın kokusunu aldığındaki yüz ifadesini hiç unutmayacağız!  3 tane yüz mimik kasıyla öyle bir ifadesi vardı ki…

Ayben Kalaycıoğlu’na teşekkür ediyoruz!

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: