Yüzükten bileziğe takılar, bozuk veya kâğıt paralar, bizim için manevi değerleri yüksek daha nice kişisel hazineler… bir bakıyorsunuz ki düşürmüşsünüz. Sadece tekne sahibi ve yakınları değil, genel olarak deniz kıyısıyla haşır neşir olan hepimiz, ya bizzat böyle bir talihsizlik yaşamış ya da en azından başka birinin tecrübe etmesine şahit olmuşuzdur.
Öncelikle, yoğun yüzme trafiğine sahip yerlerde yıllardır dalış yapan tanıdıklarımın da tecrübelerine dayanarak, birkaç önemli noktayı belirtmek isterim:
Kum zemin her ne kadar, düz ve açık rengiyle, üzerine düşen cismin daha belirgin, yani görünür olabileceği hissi verse de altın ve gümüş gibi kütlesel ağırlığı yüksek olan takılar için en bela zemindir. Özellikle yüzük, küpe veya kolye ucu gibi küçük değerli metaller, kara veya deniz fark etmez, düşer düşmez kuma gömülürler ve çıplak gözle veya denizde maskeyle bulma ihtimali imkânsız denecek kadar çok zayıftır. Taş, kayalık ve yosunlu zeminler ise kamuflaj etkilerinden dolayı, yine bu tür küçük takıların bulunması için zorlu ortamlardır, ama kumdan iyidir diyebiliriz.
Bozuk paralar genelde altın ve gümüş gibi ağır metallerden imal edilmediklerinden, düşer düşmez kuma gömülmezler. Kâğıt paralar ise, malum, kâğıttan yapıldıklarından, hemen batmazlar. Oldu da battılar, zemine ulaştıklarında kuma gömülmezler, fazla yön değiştirmezler ve genelde dipte zeminin hemen üzerinde dik bir pozisyonda dururlar. Paralara su geçirmez özelliği veren plastik içerikten dolayı da kolay kolay çürümez ve bozulmazlar. İnsanların yoğun olarak atladığı veya tekne trafiğinin yoğun olduğu iskele ve marinalarda, deniz dibinde, kısmen yosun tutmuş paralar bulmanız mümkün.
Eyvah! Alyansımı denize düşürdüm. Peki, ne yapabilirim?
İster kum, ister taş, ister yoğun yosunlu kayalık zemin, kıymetli takılarınızı bulabilmeniz için en iyi çözüm bir metal dedektörü.
“Yeterli derecede masrafımız var, teknede yerimiz de zaten dar, bir de dedektör mü alacağız?” diyenleriniz olabilir. Hatta buna bir de ‘su altı özelliği olan bir dedektör’ şart, diye ben ekleyeyim. Moralinizi bozmayın. Size nokta atışı bir tavsiyede bulunacağım:
Nokta Makro PulseDive Scuba

1,510 TL liste fiyatıyla su altında 60m derinliğe kadar çalışır (burayı yanlış anlamayalım. 60m derinlik taramaz), 45cm uzunluğunda ve sadece 550gr ağırlığında ve bu dizaynda dünyanın en iyisi. Tamamen Türk dizayn ve yapımı olan dünyaca meşhur dedektör, yanlış duymadınız, belki denizcilik dünyasında pek bilinmiyor, ama Nokta Makro, ABD’den Avustralya’ya tüm dünyada en iyiler listesinde yer alan dedektörler üretiyor ve Ultra Çapa kadar gurur duymamız gereken bir marka.
Alternatif olarak, birçok marka tarafından üretilen iki farklı dizaynı da sizlere bilgi olarak sunuyoruz, fakat hiçbirinde Makro Nokta PulseDive Scuba pratikliği yok:
Pinpointer

Pinpointerlar, halka şeklindeki dedektör başlığının belirlediği alanda yapılacak kazıyı daha da daraltmak amacıyla, hedefin tam noktasını belirlemek için kullanılan ufak portatif dedektörlerdir. Genelde normal dedektörlere ek olarak olarak kullanılırlar ve kapsam alanları küçük bir nokta kadar yani çok dar olduğundan tek başlarına arama yapmak için kullanılmazlar. Fiyat olarak da boyut olarak da en ufak tür olup, 1 m2 kadar bir alanı bile taramak için tavsiye etmiyoruz. Eğer takınızı düşürdüğünüz noktadan çok eminseniz kullanılabilir. Bu arada, Nokta Makro PulseDive Scuba’nın pinpointer özelliği olduğunu da belirtelim.
Geleneksel Dedektörler

Bir dedektörle karşılaşabileceğiniz sürprizlere örnek bir videoyu da sizlerle paylaşarak, iyi seyirler diliyoruz.
Ayda bir gelen marinakedisi e-bültenine kayıt olmanız için e-postanızı yazmanız yeterli. E-mail (gerekli)
Bir Cevap Yazın