Ağustos 2012’de AC72 model 22 metrelik kataramaranlarıyla adeta uçarken görülen Yeni Zellanda Yelkenli Takımı, ilk defa foil sistemini kullanırken yelken yarışlarında hızlı bir değişime de öncülük etti. O tarihten günümüze yani son 8 yıllık bir süre içerisinde, üst düzey yelkenlilerin performanslarındaki artış, Amerika Kupası yarışlarının 170 yıllık tarihinin herhangi daha önceki bir döneminde görülmüş değil.
Son olarak 2018’de geliştirilen AC75 modeli, tekne mühendisliği ve yelkenli teknikleri açısından daha önce görülmemiş yeniliklerle lanse edildi. Rüzgar hızının neredeyse 4 misli ve 50 knottan fazla maksimum hıza ulaşabilen model, tekrar tek gövdeye dönen dizaynı, ağırlık, boy ve endeki farklarından öte iki önemli değişiklikle kendini gösteriyor:
- Tekneyi sudan havalandırarak yani gövdenin suyla temasını keserek direnci (drag) minimuma indiren ve manevralar sırasında dengeyi bozmadan teknenin yüksek hızlara ulaşmasını sağlayan aşağı ve yukarı pozisyonu hidrolik sistemle değiştirilebilir hydrofoil kollar.
- Direkte birleşerek adeta bir uçak kanadına benzeyen ve ana yelkenin aerodinamiğini maksimize eden çift derili ana yelken.
Foil teknolojisi yeni olmasa da, sabit tekne salmasının yerini alan bu oynar kollar yelkencilik tarihinde bir ilk. Herbiri 4 metre kanat açıklığı ve 5 metre maksimum drafta sahip olan foil kollar, manevralarda biri suya indirilirken diğerinin de havaya yükseltilmesi suretiyle teknenin fazla hız kaybetmeden denge kurmaları açısından hayati bir görev üstleniyorlar.
İşin ilginç tarafı, oldukça ağır foil kolları hareket ettiren hidrolik sistemin ancak batarya gücüyle çalıştırılabilmesi. Batarya her ne kadar kulağa yarışın doğasına aykırı bir unsur olarak gelse de, sistem yarış sırasında sadece insan gücüyle çalıştırılabiliyor. 11 yelkenciden 8’i sadece bu batarya sistemini şarj etmekle görevli olacak ve bunu kol gücüyle çalışan pedestal pedal sistemini yarış boyunca sürekli çevirerek (grinding) gerçekleştirecekler.
Gelelim ana başlıktaki sorumuza yani 36. Amerika Kupası’nı diğerlerinden ayıracak belki de en önemli unsura. Yarışacak teknelerde direk, düzenek, oynar foil kollar, hidrolik sistemleri gibi birçok malzeme standartken, gövde dizaynı, hydrofoil kolların uç kısmındaki kanatlar ve yelkenler konusunda takımlara bazı özgürlükler tanınarak fark yaratmaları sağlanmış. Yelken dünyası, her takım için standart AC50 dizaynın kullanıldığı önceki Amerika Kupası’na kıyasla farklı dizaynların daha fazla merak ve heyecan uyandırdığında hemfikir.
Takımlar kısa bir süre önce, kendilerine belki de çok az bir farkla zaferi getirecek 2. jenerasyon teknelerinin lansmanlarını yarışların yapılacağı Yeni Zellanda’nın Auckland şehrinde yaptılar. ABD’nin 1. jenerasyondan bile basitleştirimiş sade dizaynı, Britanya’nın diğerlerinden farklı derin omurgası ve hatta kıç alt dizaynındaki farklılıklar, İtalya’nın ise kambur balinayı andıran üst gövdesindeki kıvrım, takımların gerek su altında gerek su üstünde aerodinami konusunda ince detaylara ne kadar önem verdiklerini gösteriyor.
Gövde dizaynlarındaki farklar performanslara ne kadar yansır henüz belli değil. Son şampiyon ve ev sahibi Yeni Zellanda’ya meydan okuyacak olanın belirlendiği Prada Kupası yarışları 15 Ocak – 22 Şubat 2021 arası yapılacak. Dolayısıyla, takımların hazırlıklarını tamamlaması için de fazla bir zaman kalmadı.
Bunun yanında, henüz 2. teknesini tanıtmamasına rağmen, 1. jenerasyon AC75’leriyle Auckland limanında sıkı bir şekilde hazırlanan tecrübeli Yeni Zellanda’nın, hem Prada Kupası sırasında ABD, Britanya ve İtalya takımlarının performanslarını görme fırsatı hem de 6 – 21 Mart 2021 tarihleri arasında yapılacak 36. Amerika Kupası’na hazırlık için biraz daha fazla vakti var.
Biliyoruz henüz biraz erken ama, yeni yıla girmeden başlayacak hazırlık yarışlarının da takımların performansı hakkında bir ipucu vereceğini dikkate alırsak sizlere şimdiden sormak istedik. Sizce Amerika Kupası’nda Yeni Zellanda’nın karşısına kim çıkar ve en nihayetinde Amerika Kupası’nı kim kazanır? Bu yarışın sonucunu, takımların tecrübe, strateji ve güçleri mi belirler yoksa teknelerin artık neredeyse uçmasını sağlayan aerodinamik dizaynları mı? Hep beraber göreceğiz.
Bir Cevap Yazın