Yatçılar, Avustralya’da ne yapar?

Dünyanın öbür ucunda, Avustralya’da yatçılar ne yapar? Türkiye’deki yatçılar ile benzerlikleri farklılıkları neler? Sydney’de yaşayan Ufuk Üstün’ün kaleminden Avustralyalı yatçılar.

Avustralya neredeyse tüm Avrupa büyüklüğünde, devasa bir ada ülkesi. Ülkenin, iki farklı okyanusa komşu coğrafi konumunun yanı sıra, aynı anda farklı iklim sistemlerini bir arada yaşaması, Türkiye’mize kıyasla farklı bir ekosisteme sahip olması ve nihayetinde sosyo kültürel farklılıklardan dolayı, hem karada hem de denizde yaşam haliyle bazı farklar göstermektedir. Başlığımızdaki soruyu yanıtlamadan evvel, ülkenin bahsettiğimiz özelliklerinin bazılarına değinmek gerekir.

Yatçılar için bazı riskler

Ülkenin kuzey yarısı tropik iklime sahip olup, özellikle kuzey ve kuzey doğu kıyıları, dünyanın en agresif türü tuzlu su timsahları, dünyanın en zehirli deniz canlılarından Box Jellyfish (Avrupa’da Sea Wasp da denir) ve gözle seçmenin zor olduğu çok küçük ve saydam İrukandji deniz anaları tehdidi altındadır.

Ki bu bölgeye dünyanin her daim en iyi plajlarından biri olarak kabul edilen Whitehaven Beach ve SCUBA’cıların gözdesi Büyük Mercan Resifi (Great Barrier Reef) de dahildir. Dikkat edin henüz köpekbalıklarına değinmedim. Her ne kadar bu bölgelerde ölümcül köpek balığı saldırıları gerçekleşmiş olsa da, bu bölgelerde, yani sıcak sularda köpekbalıkları biraz mayışmış olduklarından, tehlike cetvelinde yukarıda bahsettiklerimin altında yer alırlar. Ülkenin güney yarısı kıyılarında ise bu derece ekstrem tehlikeler olmasa bile köpekbalıklarının, körfezler dahil iç sularda, kuzeye göre daha tehlikeli oldukları bölgelerdir. Buna, ülke kıyılarına açık okyanusun zaman zaman çok şiddetli ve yüksek dalgalarının hakim olduğunu da eklersek genellikle tekne ve yat sahiplerinin açık denize pek açıldıklarını söyleyemeyiz. Ancak tabi ki istisnalar ve yapılan birçok şey de var. Ben bunları, nüfusun dörtte birinin yaşadığı, içinde birçok su sistemi, marina ve tekne bulunduran, ülkenin en büyük şehri Sydney’e odaklanarak anlatacağım.

Sydney

Sydney, ortasında İstanbul Boğazı’mıza benzer, şehir hatları deniz ulaşım sistemiyle birlikte deniz trafiğinin en yoğun, bizdeki yalılara benzer en pahalı evlerin dizili, şehrin dünyaca ünlü sembollerinden tarihi Harbour Köprüsü ve Opera Binasını da barından ‘Sydney Harbour’ körfez sisteminin yanı sıra, biri şehrin kuzeyinde biri de güneyinde olmak üzere toplam üç büyük körfez ve nehir sisteminin hakim olduğu bir kıyı şehridir.

Sydney halkının büyük bir bölümünün tekneyle haşır neşir olduklarını söyleyebiliriz.

Bu körfezler, şehrin iç kısımlarına kadar giden, ayrıca büyüklü ve küçüklü, içinde farklı farklı marina, doğal liman ve haliyle dünya kadar tekne barındıran, çok dallı, karmaşık su sistemleridir. Suda halihazırda bulunan teknelerin yanı sıra, insanlar, müstakil evlerinde ve hatta yol kenarlarında treyler üzerinde hazır halde park ettikleri, istedikleri zaman arabalarıyla çekerek şehir genelinde bolca bulunan su rampalarından rahatça teknelerini indirebilirler.

Avustralyalı bir yatçının aklından geçen sıradan bir soru “Acaba bir deniz canlısı beni yer mi?”

Öncelikle kısaca bahsettiğim tehlikelerden anlaşıldığı üzere bizzat deniz içerisinde fazla bir şey yapmazlar. Yani, Türkiye’nin durgun sularında tekne severlerin “acaba bir deniz canlısı beni yer mi?” endişesi olmadan defalarca atlayıp çıkmaları, boylu boyunca uzanıp keyfi yüzmeleri veya sudayken deniz yatağı üzerinde rakı meze gibi lüksleri yoktur. Buradan, Sydney’de veya Avustralya’da denizde yüzülmez diye bir yanlış anlaşılmaya sebep olmak istemem. Sadece Sydney’de bile, yine dünyaca meşhur Bondi ve Manly plajlarının da olduğu, gerek okyanus kıyılarında gerekse körfez içlerinde alabildiğine sahil, plaj ve kumsallar, yaz kış, yüzbinlerce insanı, muhtemel tehlikelere karşı resmi makamlar tarafından alınan bazı önlemlerin de eşliğinde, gayet endişesiz ve aynen Türkiye’deki gibi çekmektedir. Ancak yatçılar gezilerinde, her ne kadar denize keyfi girse de (asla bizdeki yatçılar kadar rahat ve sık değil), teknelerin daha açıkta bulunmaları sonucu muhtemel tehlikelere daha bir maruz kalırlar, ve suya keyfi girişleri SCUBA dahil çok daha azdır. Tekne sahipleri bile genelde yüzmeye halk plajlarına gider. Tekneden, genelde ticari veya eğitimsel amaçlarla toplu olarak yapılan SCUBA veya Serbest Dalış gibi aktiviteler ise gayet yaygındır. Kısaca Avustralya’da yatçılar teknelerini sakin koylarda yüzmeye gitmek için kullanmaz desek yalan olmaz.

Sydney gibi hem büyükşehir hem de tatil cenneti olan bir kentte insanlar en çok iki sebeple teknelerini günübirlik veya haftasonu değerlendirirler.

  • Birincisi ya sadece birey veya aile olarak evden farklı bir ortamda hava değişimi, dinlenmeye yönelik ya da daha kalabalık bir grubu da içeren misafir ağırlama, sosyalleşme amaçlı. Haliyle bu amaçla kullanılan teknelerde, başta mangal olmak üzere sofra ve alkol olmazsa olmazlardandır. Ülkedeki tekne kültürünün bu yanı gayet evrenseldir. Avustralyalı yatçılar da bizimkiler gibi mangal sever.
  • İkincisi ise balık tutmak. Gerek körfez gerekse açık denizde envayi çeşit ve bol miktarda bulunan balıklar, balık tutma tutkunu insanlar için yegane sebeptir. Sydney’de hemen hemen tüm tekneler birden fazla oltayı aynı anda aktif halde tutacak balık tutma düzenekleri içerirler. Sydney’in tüm koylarında, sabahın çok erken saatlerinde irili ufaklı birçok tekneyi yemlik balık (istavrit, kalamar) avlarken görmek mümkün. Açık denizde dalga tehlikesinden bahsetmiştik.

Balık amaçlı açık denize açılan irili ufaklı teknelerin alabora olmaları sonucu can kayıpları veya hiç bulunmamak üzere kaybolanlar hiç az değildir.

Balıkçılığın yaygın ve popüler olmasıyla, charter olarak iş yapan, irili ufaklı ticari tekne ve tur sayısı da az değildir.

Yukarıdaki iki ana amaç dışında yelkenli tekneleri olan yatçılar, yüzlerce yelkencilik kulübünün yıl boyu düzenlediği, körfezlerdeki farklı yerlerde, farklı zamanlarda ve değişik sınıflarda regatta ve yarışlara katılırlar. Yelkenli sahibi olup uzun süre keyfi yelkenli yapmak isteyenler, Avustralya’nın diğer kıyı şehirlerine, Yeni Zellanda’ya veya Pasifik’teki diğer okyanus adalarına da sık sık yelken açarlar.

Balinalar, kış aylarında tekneyi çıkarmak için bir numaralı sebep

Sydney kıyı şeridi kış mevsiminde (Haziran – Eylül) balinaların kuzeye doğru sıcak sulara göç yolu üzerinde olduğundan, balinaları tüm kıyı boyunca görmek mümkündür. Sadece balinaları yakından görme amacıyla birçok tekne sahibi, balina turları düzenleyen ticari tur tekneleri dahil, açık sulara çıkarlar.

Bunlar dışında, senede bir düzenlenen iki farklı organizasyon, Sydney Körfezi’nde sayısız teknenin bir araya gelmesine, ayrıca renkli görüntüleri izlemek isteyen ve körfez boyunca gerek kıyı şeridinde gerekse tepelerde toplanan yüzbinlerce insanın şehirde bir bayram havası estirmelerine yol açar. Bunlardan en bilineni, Sydney Harbour Bridge ve çevresinde düzenlenen, hatta ülkemizde de ilgiyle izlenen yılbaşı havai fişek gösterisi. Gösteriyi yakından izlemek üzere eş, dost, ahbap, topluca bir arada teknelerine doluşanların yanında bunu ticari yapan teknelerle dolan körfez, gece yarısı atılan havai fişeklerin ışıkları altında oldukça renkli görüntüler oluşturur. İkincisi ise her 26 Aralık startı verilen, geleneksel, Sydney’den Hobart’a olan yelkenli yarışıdır.

Yarışa katılanlar ve sadece startı izlemek ve/veya yarışan yelkenlilere belli bir yere kadar eşlik etmek amacıyla Sydney Harbour içerisine doluşan sayısız teknenin bir yığın halinde Sydney Körfezi’nden okyanusa açılmaları yine harikulade bir görüntü oluşturur ve yüz binlece insanı bu manzarayı seyretmeleri için kıyı şeridine ve tepelere çeker.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun

Ufuk Üstün

Diğer yazıları

Beğendiğiniz yazılar olursa sosyal medyada paylaşmanız bizi mutlu eder.

Tedarik zinciri kariyerine ve deniz tutkusuna ek olarak profesyönel olarak spor eğitmeni ve danışmanı. Personal Trainer ( Specialised in hypertrophy, strength and vertical jump training.)

Bir Cevap Yazın

%d