Ağustos’un ortasındayız, denizin en güzel zamanlarını yaşıyoruz, ya üzerinde, ya içinde ya da sahilinde. İşte böyle bir zamanda enteresan bir tarihi gerçeğe ışık tutmak istiyoruz, deniz hamamlarına, ya da eski adıyla derya hamamları
Pera Müzesinde gösterimi süren “İstanbul’dan Deniz Sefası; Deniz Hamamından Plaja Nostalji” isimli sergi sayesinde Deniz Hamamları aklımıza geldi. (Hiç üşenmeyin gidin bu sergiye)
Biliyorsunuz ki bir Osmanlı bir İslam devletiydi ve mahremiyetten ötürü denizde yüzmek pek de uygun görülmezdi. 19. yy da Batılılaşmanın etkisiyle İstanbul’da halk ancak “deniz hamamları” ile denize girmeye başladı.
Yaz mevsimi geldiğinde denizin dibine kazıklar çakılır ve suya dayanaklı ağaç kütükleri ile dört bir tarafı kapatılırmış.Etrafına soyunma odaları, ihtiyaç odaları yerleştirilirmiş. Bazı sahillerde erkek ve kadın deniz hamamları, bazılarında ise sadece erkek veya sadece kadın hamamları varmış.
Bu dönemde yani 1840’larda 60 kadar deniz hamamı vardı. Yarısı kadınlara aitti. Moda, Beylerbeyi, Salıpazarı, Paşabahçe’de yalnız kadınlariçin, Kadıköy, Büyükada, Büyükdere, Beşiktaş, Salacak, Bebek, Kabataş, Üsküdar, Çengelköy, Tarabya, Yeniköy, Çatladıkapı, Yenikapı, Ahırkapı, Üsküdar-Ayazma İskelesi, Heybeliada, Kuleli, Beykoz, Yenimahalle, İstinye, Kuruçeşme, Kumkapı, Samatya, Makriköy (Bakırköy), Ayastefanos (Yeşilköy), Ortaköy ve Davutpaşa’da, hem kadınlar, hem de erkekler için yan yana deniz hamamları vardı. Erkekler dizi örten peştamal veya “deniz donu” giyer, kadınlar boyundan diz altına kadar gecelik benzeri kıyafetler giyerdi.

Hay Allah iyiliğini versin Osmanlı, hiç deniz tahta ile örtülür mü:)
Deniz hamamları arasına ses işitilmeyecek kadar, mesafe bırakılır; erkeklerin seyretmek amacıyla yanaşmaması için polis sandalı bu arada devriye gezerdi.
Neyse ki 1920’lerden itibaren deniz plajları alışkanlığı İstanbul’a geldi. Bunda Rus ihtilalinden kaçan Rusların etkisi büyük.
Bir Cevap Yazın