Trabzon Balıkçı Barınaklarından Gelen Açıklama
Son günlerde gündem olan, barınaklardaki lüks konut haberi ile ilgili Trabzon Balıkçı Barınakları açıklama yaptı.
S.S Doğu Karadeniz Su Ürünleri Kooperatifleri Bölge Birliği Başkanı Ahmet MUTLU’nun basın açıklamasından sonra telefon açıp bire bir konuyu anlamaya çalıştım. Öncelikle bu konutlar buraya yol yapıldığı dönemde yapılmaya başlanmış. Fareleri ile dünya çapında ünlü olan kentte böyle bir asfaltlaşma bir mecburiyetmiş yoksa bu dev kemirgenler ağlara zarar veriyormuş ki bu konutlar ve asfaltlaşma ile yüzde 80 kemirgen nüfusu azalmış ama elbette başka bir nüfus çoğalmış, bu nüfusu da aşağıda anlatmaya çalıştım:
1- Teknesini ve balıkçı ağlarını satmak isteyen balıkçılar elinde balıkçı ruhsatı olanlara tekne ve ekipmanını satarken çekek alanı ve dam denilen bu küçük konutları devrediyorlar. Devir esnasında para aslında tekne ve balıkçı ekipmanlarına ödeniyor. Bu kişiler de kooperatife üye oluyorlar, aidatlarını ödedikleri müddetçe sorun yok.
2- Buraları devir alanların aktif balıkçı olma şartı yok, balıkçı evraklarının olması hukuki olarak yeterli. Balığa çıkmaları da gerekmiyor. Şart değil. Yani kısaca “doktor” olmak için altı yıl okumanız gerekiyor ama “balıkçı” olmak için gereken kurumlara başvurup ruhsat alabiliyorsunuz. Ruhsatı olan da bu kooperatiflere üye olabilir, yer alabilir, tekne alabilir.
3- Bu konutları devir alan balıkçı olmayan ama balıkçı ruhsatlı insanlar mangal yapıyor, denize karşı sohbet ediyor, kısaca Trabzon’da kısıtlı olan sosyal yaşamı burada kapatmaya çalşıyorlar. Hatta bunların dışında sosyal yaşam için normal vatandaş bu balıkçı barınaklarına gelip yemeklerini yiyor, çaylarını içiyor, balıklara yem atıyor. Burası cıvıl cıvıl oluyor.
4- Yasalarda balıkçı ruhsatı alıp balıkçı olmak mümkün olduğu için bu ruhsatı alan herkes buradaki devir işlerinden faydalanabilir. Ama sorun şu ki bu insanlar sebebiyle gerçek balıkçılar azalıyor. Çünkü keyfi gelenler balıkçılık yapmıyor. Ellerindeki ruhsat da, tekne de, balık ağları da göstermellik.
Sonuç : Yaşam eninde sonunda bir delik bulup akar. Yaşamı durdurmak mümkün değil. Asfaltta boşluk bulup filizlenen otlar gibi hayat bir yerden filizlenecek. İnsanlar yaşamak istiyor, alan bulamayınca da punduna getiyor. Alttaki Punduna getirmenin tanımı tam olarak bu durumu açıklıyor:
Bir şeyi yapmak için koşulları sağlamak ya da uygun koşulları yaratmak punduna getirmek demektir. Fırsat kollamak ya da fırsat yaratmak için de punduna getirmek deyimin kullanıldığı bilinmektedir.
Yani yaşamak için koşulları punduna getirmiş bir grup insan var. Yaptıkları Etik değil ama yasaya uygun.
Eğer bir tartışma başlatılacaksa “Balıkçılık”ı mesleğini yeniden yasayla tanımlamak olmalı gibi duruyor. Yani ruhsatı alan sadece mangal değil balıkçılık da yapmalı.

