Site icon Marina Kedisi

316 L çapaya veda

19 Mayısta sokağa çıkma yasağı koymayı unuttular ya, o gün hava da sıcak. Hadi limana gidek dedik, teknenin akü iyice marıldı, aylardan beri tekne doğru dürüst kullanılmıyor aküyü şarj etmemiz lazım ve denize de gireriz hava çok güzel filan…

 Uzatma kablosu ve akü şarj cihazı buldum emanet. Neyse gittik barınağa, aküyü bağladık şarja ama hava da bir sıcak, bir sıcak barınak yanıyor resmen, durulacak gibi değil. Bir iki saat bekleyip sıcaktan iyice bunalınca, hadi yaaa daha sonra şarj yaparız nasılsa, çıkıp gezek, denize girek, kıçtan takma motor iple çalıştığı için çok da şaapmamak lazım akü şeysini deyip topukladık..

Bu arada tekneyi Çanakkale’ye getirttiğimizden bu yana çapayı kullanmak nasip olmadı, zira barınaktan çıkıp açılamadık bile pandemi nedeniyle, birkaç sefer barınak içinde gezindik o kadar. Hafta içi mesai, hafta sonu sokağa çıkma yasakları derken (tekne 50km uzakta barınakta) tekneye bile gidemedik ki sürelim maviliklere.

Yukarıda yazdıklarım kendimi temize çekme çabaları değil elbette, o kadar zaman olmuş, bunlar bahane değil, insan bi kontrol eder limandayken, açar bakar zinciri, halatı, çapası, mapası, bağlantı yerleri  vs vb.. yapmadım işte, birazda tekneyi aktif kullanan birinden aldığım için tamamdır nasılsa rehaveti var.. Şarj şeysine baya bi beklediğimizden de o sıcak hava da bunaldığımızdan bi an önce çıkalım modunda yırtık dondan fırlar gibi limandan çıktık.

Limandan çıkarken sıfır sıkıntı, neyse biraz açıldık sonrada kıyıya paralel  seyrettik, zira tırsıyorum çok açılmayaa.. sonra kıyıya yakın bi yerde stop ettim motoru, hızla da başa geçip çapayı çıkardım suya attım.. boşluğunu alınca çapa tarar gibi oldu, topladım tekrar attım..

Aha bu sefer oldu galiba diye seviniyorum, tüm bunlar da tek başıma ilk deneyimlerim. Zaten kıyıya yakınız ve tekne rüzgarla kıyıya sürükleniyor  ince ince.. Halatın boşluğunu alayım dedim asıldım asıldım, halat boş geldi! o son atışımda meğer vedalaşmışım ben 316L krom çapam ve galvanizden olan uzunncaaaa zincirimle..

Soğuk terler boşandı, kalbim deli gibi atıyor, adrenalin full, deli gibi arkaya koşup, kamaranın içinde depoda duran yedek çapayı aldım, yukarı gittim bağladım, attım. Tekne durdu sonuçta…Ama o arada da sürüklendik ki çapa suyun içinde görünmüyor, (su berrak, dalgasız, saydamdı, dip net görülüyordu, derinlik çok değil, 3-4 mt filan olsa gerek. Yüzerek aradık taradık, yok, sonra tekneyle bölgede defalarca döndük  gene bulamadık. Enerjim ve moralim zaten dip yaptı, kimyam bozuldu…Geri döndük limana, yerime bağlanırken daha evvel anlattığım yanaşma mevzuu tekerrür etti, zaten dip olan moralle daha da beter hale geldim, güç bela (hatta yandaki ahşap balıkçı kayığına çarparak) girdik yerimize, bindik arabaya Çanakkale’ye döndük.

Çapa duruyo denizin dibinde, inşallah kum örtmez üzerini yada birileri görüp almaz, ne zaman gidip arıyacağız belli de değil, hafta içi mesai, hafta sonu yasaklar var derken, Cumartesi günleri yasak kalkınca aynı barınağa tekne bağlayan Murat arkadaşımla atladık gittik.. Benim tekneyle çapayı düşürdüğümüz bölgeye açıldık. Murat neopren elbisenin altını giydi, üst kısmı da belinden sarkar şekilde üstü çıplak teknenin pruvasında flok’a tutunuyor tüm dikkati ile geçtiğimiz yerlerde suyun içini tarıyor, arada bana iskele, sancak işareti veriyor habire dönüyoruz filan.

Murat bira göbeği ve altını giydiği vücudunu saran neopren elbisesiyle çok seksi, karşıdan görsen sanırsın titanik kayığının ucunda. Ben dümende, o uçta bir ileri bir geri o bölgede saatlerce dolaştık, adım adım çizgi şeklinde gittik geldik ama nafile bulamadık.

Bir ara teknenin altından böyle garrrçç diye bi ses geldi, noluyo lan derken tekne kaldı öyle gitmiyor, ben salak salak bakınıyom anlamaya çalışıyorum. Meğer topuğa oturmuşuz, tekne kaldı öyle, ben sıçtık şimdi modundayım, Murat soğukkanlı ve deneyimli.. Hemen pervaneye baktı, orda bi sorun yok sonra kakıçla zemini ittiriyor, tekne oynuyor yerinden. Ben diyorum suya inip ittirelim tekneyi ya da barınaktan birilerini çağıralım o ise dur dur acele etme halledicez diyor. Sonra tornistan yaptı, tam yol verdi, tekne bir iki zorlandı ama çıktı yerinden, ohhh dedim.. Topuk kum yığını ve yosunla kaplı, tekne salmalı (rota 5.75 princess yelkenli modeli)  olduğundan yosun ve kuma oturmuşuz, pervane zarar görmediğinden kolayca kurtulduk ama ben tek başıma olsam becerebilir miyim kurtulmayı bilmiyorum. Zaten umudumuz da kestiğimizden limana geri döndük, bir iki tornistan yaparak yerimize girdik, eve döndük.

Daha sonra limanda bu durumu başka bi deneyimli kaptana anlatınca

“oğlum öyle çapayı bulamazsınız ki.. istediğiniz kadar dolaşın durun, teknenin üstünden suya bakarak çapayı görmeniz mümkün değil, su cam gibi olsa bile.. Teknenin pruvasından kalın bir halat sarkıtırsın, dalgıç o halata tutunur, gözlükle suyun içini tarayarak gezersin, ancak böyle bulunur yada balıkçı kayıklarının aynasına biri yatıp öyle kayık bölgede dolaşacak bulmak için..”

Bi ders daha, çapanın nasıl aranacağını da öğrendik, bakalım nasip artık, umarım çapama tekrar kavuşurum, çok güzel pırıl pırıl kibar bi çapaydı..

Şimdiden nokta atmadın mı diyenleri duyar gibiyim, valla o telaşe içinde değil nokta atmak, kerteriz almak bile aklıma gelmedi..

Bu da beyle bi anımdır nitekim, yepisyeni maceralarda görüşmek üzere, kalın sağlıcakla

Exit mobile version